MHP'li Günal: Yandaş Şirkete Kıyak Vatandaşa Zamlı Fatura!
TBMM Genel Kurulunda elektrik özelleştirmeleri ve kayıp-kaçak oranları hakkında verilen Grup önerisi üzerine söz alan MHP Antalya Milletvekili Doç. Dr. Mehmet Günal, AKP Hükümetinin hukuka aykırı özelleştirme yapmaya devam ettiğini, elektrik kayıp-kaçak hedeflerinden kaynaklanan elektrik dağıtım şirketinin zararının Meclise getirilen torba kanun ile vatandaşa yükleyeceğini söyledi.
Şirketlerin kayıp-kaçak hedefine ulaşamayınca EPDK’nın hedefleri revize etmesini, farkı da birim fiyatın içine saklayarak faturaya yansıtmasını eleştiren Günal, “AKP Yargıtay’ın kararına da uymayarak borcunu zamanında ödeyen namuslu vatandaşın hakkını değil yandaş şirketin karını koruyor.” dedi.
Günal’ın konuşmasının özeti şöyle;
AKP Hukuka Aykırı Özelleştirme İşlemleri Yapmaya Devam Ediyor!
Elektrik dağıtım özelleştirmeleri yapılırken bizim ısrarla uyarılarımıza rağmen dikkate alınmayarak ihaleler AKP Hükümetine yakın bazı şirketlere verilmiştir. Şimdi de EPDK'nın koymuş olduğu kurallardan oluşan bir kanun teklifi Torba Kanuna ilave edilmiş ve AKP Grup önerisiyle Genel Kurul’da görüşülmek için öncelikli sıra almıştır. Bu teklifte kayıp kaçak oranlarıyla ilgili hedefleri tutturamayan şirketlere özel bir düzenleme yapılmaktadır. Milliyetçi Hareket Partisi mensubu üyeler olarak bu duruma itirazımızı hem Plan ve Bütçe Komisyonundaki toplantıda hem de muhalefet şerhimizde dile getirdik ve “dikkat edin özel bir düzenleme yapılıyor” dedik. Teklif ile özelleştirme öncesi belirlenen şartların süreç tamamlandıktan sonra değiştirilecek olması haksız kazanca yol açmaktadır. EPDK’ya fiyatları ayarlamaya yetkili olmasının kanuni zemine yerleştirilmesi doğrudan doğruya özelleştirme şartnamesine, ihalesine kanunla müdahale etmektir. Elektrik kayıp-kaçak hedefleri ile gerçekleşmeler arasındaki farktan kaynaklanan zarar mevcut durumda şirketlerin üzerine yüklenmektedir. Ancak teklifteki düzenlemeyle şirketler aleyhine olan bu zarar kanunun gerekçesinde de açık açık yazdığı gibi yasal bir düzenleme ile kamu tarafından üstlenilecektir. Bu keyfi uygulama ne özelleştirme kanununa, ne EPDK'nın düzenlemelerine, ne de ihale sözleşmelerine ve konulan kayıp kaçak hedeflerine uymamaktadır.
Genel Kurulda bekleyen bu kanun teklifi ile aradaki bu farktan doğan elektrik dağıtım şirketlerine yüklenmesi gereken ek maliyetin vatandaşlara yüklenmesi öngörülmektedir. Yani Yargıtay’ın vatandaşların, kayıp kaçak oranıyla ilgili, faturaya eklenmemesine dair açık kararı var. Şirketi korumak üzerine bakın ne diyor: "Hem bu hal, parasını her halükarda tahsil eden davacı Kurum'un çağın teknik gelişmelerine ayak uydurmasına engel olur..." Yani, kayıp kaçağı önleyecek teknolojiler koymasını engellersiniz. Yani ne yapıyormuş? Normal şartlarda, bu şirketin, kendi kârını artırabilmek için kayıp kaçağı takip etmesi gerekirken, biz ona verdiğimiz hedefi tekrar revize ederek gerçekleşmelerini sağlayamamasını ödüllendirmiş oluyoruz. Dolayısıyla, bu, şahsa özel, bir şirkete özel, hukukun genelliği ilkesine aykırı bir düzenlemedir. Bu karara rağmen AKP Hükümeti elektrikte kayıp-kaçak hedefini tutturamayan iktidara yakın dağıtım şirketleri lehine yeni bir rant alanı oluşturacak düzenlemeyi yasalaştırmak üzere sırada bekletiyorsunuz.
Yandaş Şirketin Karını Değil, Namuslu Vatandaşın Hakkını Koruyun!
Ayrıca teklifte kayıp-kaçak oranlarına ilişkin düzenleme Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırıdır. Çünkü borcunu düzenli ödeyen namuslu vatandaşlarımız açısından eşitsizliğe yol açmakta ve ihaleyi alan firmalar için sözleşme sonrası yeni şartlar oluşturduğundan haksız kazanca yol açmaktadır. Fakat Yargıtay’ın kayıp-kaçak bedelinin borcunu zamanında ödeyen vatandaştan tahsilinin hukuka aykırı olduğuna ilişkin kararına rağmen aboneler bu haktan faydalanamamakta, her ay ödedikleri kayıp-kaçak elektrik tüketimini ve bunu nasıl geri alacağını öğrenmek isteyen vatandaş ise kapı kapı dolaştırılmakta, Kaymakamlık Hakem Heyetleri sıralarında bekletilmektedir. Hâlâ daha da bir sonuç alamamışlardır. Eğer bu dava yoluyla kazanılmış bir haksa, bunun vatandaşa geri ödenmesi lazım. Bunun yolu nedir? Vatandaşı süründürmek değildir. Yapılması gereken şey, onu hesaplayıp vatandaşların faturalarından en azından 2015'te tahsil edilecek faturalardan mahsup ederek düşmektir. Varsa vatandaşın alacağı, bunlar hesaplanacak ki mahkeme kararıyla bu zaten tespit edilmiştir.
Onun için, öncelikle bu elektrik özelleştirmelerinin arka planının incelenmesi gerekmektedir. Ayrıca ihalelerin verildiği yandaş şirketler kâr-zarar hesabı yaparken, baştan bütün riskleri hesaplaması gerekiyor. Tabii, bu arada AKP Hükümetinin yapmış olduğu birtakım pazarlıkların sonucunda da belli bölgelerde elektrik parasını tahsil edemeyince ne oluyor? Öbür taraflardaki vatandaşların sırtına binecek. Gelin, bu pazarlıklardan vazgeçin, herkes kullandığı elektriğin bedelini kendisi ödesin!
Yoksul vatandaşlarımıza biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak öneriyoruz, elektrik faturasında sübvansiyon yapıp onlara destek olabiliriz ama bunun bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları için olması gerekir. Bölgesel olarak böyle düzenlemeler Anayasa'ya aykırıdır, hukuka aykırıdır!
Şirket Kayıp-Kaçak Hedefine Ulaşamayınca EPDK Hedefleri Nasıl Revize Etti?
Burada, özelleştirme yapıldıktan sonra da, özelleştirme süresince de, bu şirketlere oralardaki kayıp kaçak oranı hedefleri bildirilmiş 2011'den 2015'e kadar kademeli olarak azaltılıyor. Özellikle sadece Dicle Elektrik Dağıtımınkini söyleyeyim ne kadar hedeften sapıldığını siz görün. "2011’de % 60,96, 2012’de % 50, 2013’de % 42, 2014’de % 34,90, 2015’de % 29." diyor. Peki, nasıl olmuş? Arada bir de kurul kararı var tabii. Elektrik Piyasası Düzenleme Kurulu kendisi karar alarak bu kayıp kaçak oranlarını revize etti. Diyoruz ki: "Şimdi niye bize geliyorsunuz?", "Efendim, bize, yarın, hukuki sıkıntı çıkabilir, yeniden düzenleme yapmamız lazım." Neden? Buradaki kayıp kaçak oranı hedeflerine ne olmuş biliyor musunuz? Bu söylediğimiz bölgeler içerisinde üç tanesinde sorun var, en büyük sorun da Dicle Elektrik Dağıtım AŞ'yle ilgili. Bakın hedefler nasıl olmuş? 2013'te % 71, 2014'te % 71,7 olarak revize edilmiş, ama gerçekleşme oranlarına bakarsanız daha da fazla olduğunu görüyorsunuz.
Böyle bir şey olamaz. Çünkü 2013'teki gerçekleşmesi % 75'e çıkmış. Bu ne demek? O özel şirkete, burada, kamu gücüyle kaynak aktarılması demek. Burada açıklamalar var; değerli bakanın, EPDK Başkanının, bu husus görüşülürken arkadaşlarımızın açıklamaları var, diyorlar ki: "Hiçbir şekilde bu zararlar kamuya ödettirilmeyecek, hedefleri tutturamayan şirketler kendileri bu zarara katlanacaklar." Peki, şimdi ne oldu da burada, Adalet ve Kalkınma Partisine yakınlığıyla bilinen, daha önce de başka şirketlerin özelleştirilmesinde, yönetiminde, sürecinde yer alan bir şahsın "Biz artık dayanamıyoruz." demesi üzerine böyle bir yasal düzenlemeyi nasıl getiriyorsunuz, doğrudan o şirketin zararını başka vatandaşlara yüklüyoruz? Arkadaşlarımız "Efendim, vallahi billahi bunlar vatandaşa gelmeyecek." diyor. Peki, nasıl olacak? EPDK cinlik yapıyor.
EPDK Kayıp-Kaçak Farkını Birim Fiyatın İçine Saklıyor!
Dolayısıyla, EPDK bunu belirlerken kayıp kaçak farkını, birim fiyatın içerisine yediriyor. Yani kayıp kaçak oranı orada görününce, mahkemeden döndü, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunda böyle bir karar çıktı diye faturanın içine yediriyor. İçine yedirdiği zaman ne oluyor? Hem devletin hem firmanın kârı oluyor. Nasıl oluyor? Birim fiyatın üzerine, hem TRT payı hem vergiler, bütün şeyler birim fiyatı belirlendikten sonra giriyor. E, şimdi burada da bir sınır çiziyor, "Sizin yapmış olduğunuz bu tebliğe göre çalışma düzenlemesi size istediğiniz kadar elektriği artırma yetkisi vermiyor." diyor mahkeme. Size verdiği yetki, maliyeti alıp dağıtım maliyetiyle beraber bunun üzerine makul bir şey koymak. Siz bunu eğer sınırsız olarak artırırsanız işte o zaman yine hukuka aykırı davranmış oluyorsunuz!