Başkan Durgun'un açıklaması şu şekilde ;

 
Son günlerde gündemde olan Belek ve Kadriye günü birlik tesislerin tahsisi ile ilgili halkımızın vermiş olduğu haklı tepkinin farkında ve yanındayız. Serik ilçe başkanlığımız ve meclis üyelerimiz ile birlikte ilk günden itibaren bu konunun takipçisi olduk ve olmaya devam edeceğiz. Önceki yıllarda Belek Belediyesine tahsis edilen 99.269 metrekare, Kadriye Belediyesine tahsis edilen 124.789 metrekare, Serik Belediyesine tahsis edilen 103.550 metrekare günü birlik alanların Serik halkına bu şekilde tahsis edilmesi için siyasi, hukuki ve vicdani olarak tüm çaba ve gayretlerde bulunmaktayız. Söz konusu bu alanlar Serik halkımızın öz malıdır ve günü birlik alan olarak kullanması en doğal hakkıdır.


Turizm Bakanlığının planladığı ve Serik Belediyesi tarafından askıya çıkarılması için gönderilen Belek-Kadriye günübirlik tesis alanlarının bu şekilde yürürlüğe sokulması ihtimalini üzüntü ile öğrenmiş bulunmaktayız.


Şöyle ki; 2014 yılında Büyükşehir yasasından önce Kadriye ve Belek Belediyelerine tahsis edilen alanların Serik Belediyesi’ne bağlandığı, İlçe nüfusumuzun 130.000 ‘e ulaştığı, Serik ilçemizin sürekli göç aldığı, yaz aylarında bu nüfusun iki katına çıktığı göz önüne alındığında kısa zamanda Serik halkımıza ve yerli yabancı ziyaretçilere ilk tahsisi yapılan Belek, Kadriye ve Serik günübirlik alanlarının yeterli olmayacağı aşikardır.     
Kaldı ki; mevcut kullanımda olan alanların bahsettiğimiz sebepler doğrultusunda yetersiz kaldığı, 22.000 metre sahil bandına sahip ilçemizin, halkın kullanımına sunulan 500 metre Kadriye sahil bandı, 886 metre Belek sahil bandı olduğu düşünüldüğünde,  ne kadar yetersiz olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle iken sahillerin ve tahsis alanlarının planlandığı şekilde daha da küçültülerek Serik halkı ve Serik Belediyesinin tasarrufundan çıkarılarak planın yürürlüğe girmesi halinde halkımız nezdinde ve vicdani kanaatimizde yer bulmayacak, derin yaralar açacaktır.


Kadriye - Belek sahilleri Serik halkının nefes alabildiği, denize rahatça girebildiği, nadir kalan son alanlardır. Bu alanların halkımızın ortak malı olduğu göz önünde bulundurulmalı ve gerçek sahibi olan halkımızın kullanımına bırakılmalıdır.


Tüm bu hususların siyaset üstü bir durum olduğu, çözüme kavuşana kadar konunun kararlılıkla ve tüm çabamızla takipçisi olacağımızı, Turizm bakanlığımızın da Serik halkının bu isteğine duyarsız kalmayacağını umuyor, en kısa sürede bu yanlıştan dönülerek bu tahsisin Serik halkının isteği doğrultusunda yapılmasını istiyoruz.