Şöyle bir dur ve dön bak kendine. Ne kadar da az Allah’ı andığının ne kadar da az tefekkür ettiğinin farkında mısın? Zamanın içinden hızla geçerken bazen insan olabilecek en ağır hakikatlerin bile üstesinden geçtiğini fark edemiyor. Bolca adım atıyorsun ama duraklarının olmadığını görmüyorsun , anlamıyorsun. Şimdi sana üzerinde kesinlikle durulması gereken bir hakikatten bahsedeceğim. Hepimizin de bildiği Hud suresinin alemlerin Peygamberi Hz Muhammed’i (s.a.v) bile ihtiyarlattığını söylüyor olması değil mi?
Peki bunu tek bir sebebe indirgemek mümkün mü ? Elbette ki mümkün değil. İslam dinine gönül vermiş alimlerin de üzerinde hassas bir şekilde durmuş olduğu nokta tam da Hud suresinin 112.ayetidir. Ve orada şöyle der ‘Emrolunduğun gibi dosdoğru ol’ Aslında burada ki tek ifade dosdoğru olmak değil emrolunduğun gibi ifadesinin de üzerinde durmak hani o sığınabileceğin tüm mazeretlerin boşa çıkması anlamına da geliyor. Çünkü birçok insanın arkasına sığındığı o meşhur bahane ‘benim kalbim temiz’ demekle olmuyor. Bize ayet ile bildirilen bir ölçü var ve bu ölçüyü de biz belirlemiyoruz.
Şimdi bu ayetten yola çıkarak bir istikamet sorumluluğu aldığının bilincine de varıyorsun. Peki bu istikamet senden ne istiyor? Tabi ki de istikrar … Aynı yönde aynı çizgide aynı şevkle gitmeyi başarabilir misin? Sağa sola bakmadan gevşemeden yalpamadan istikrarı korumak için bir ömür boyu çabalar mısın? Her şeyi ilahi yaratıcının ölçüsüne bağlayarak niyetlerimizle amellerimizle ömrümüzün son anına kadar doğruluk. İşte Hud suresindeki ihtişam ve onun bize yüklediği sorumluluk olabilecek tahmin edilen kıyamet sahnelerinden önce kalbimizi her şeyden arındırmamız gerektiğini vurguluyor. Şimdi insan dönüp kendine bakıp sorguluyor kalbimizi hangi tövbe duası ile arındırsak da bir türlü istikamet sağlayamayan ruhumuzun tüm yanlışlarını doğruya çevirebiliriz diye. Bütün yanlışlarımızı , çıkmazlarımızı temizleyecek en hakiki tövbe ile daima aynı doğrultuda kalma duasıyla…

