Kıymetli okurlar;
7 Ekim 2023’ten bu yana İsrail, Gazze’yi aralıksız vuruyor. Aslında bu saldırıların tarihi 1948’e kadar uzanıyor. O günden bu yana Filistin toprakları sürekli kan ve gözyaşıyla yoğrulmakta. Bugün ise İsrail, çocuk, yaşlı, genç, kadın demeden acımasızca vuruyor; insanlığın tüm değerlerini hiçe sayarak.
Peki biz ülke olarak ne yapıyoruz? Bir kısım halk İsrail mallarını protesto ederken, bir kısmı ise duyarsız davranıyor. Hatta “Filistin davası benim davam değil” diyenleri bile görüyoruz. Oysa bu dava sadece Filistinlilerin değil, bütün Müslümanların ve tarih bilinci olan herkesin davasıdır. Çünkü Kudüs ve Mescid-i Aksa, Müslümanların ilk kıblesi ve üç mukaddes mescitten biridir. Osmanlı döneminde Kudüs, İslam dünyasının en önemli kutsal şehirlerinden biri olarak görülmüş ve ümmetin ortak emaneti sayılmıştır.
Unutmayalım: Filistin toprakları 1517’den 1917’ye kadar tam 400 yıl Osmanlı’nın yönetiminde kalmıştır. Ardından İngiliz mandasına geçen bu topraklarda İsrail kuruldu ve zulüm dönemi başladı. Dolayısıyla Filistin, sadece dini bir mesele değil, aynı zamanda bizim tarihi mirasımızdır.
Geçtiğimiz günlerde “Sumud Filosu”nda yer alan Türklerin bulunduğu gemiye İsrail askerleri operasyon düzenleyip gözaltına aldı. Bir kesim “aman bize ne” derken, bir kesim de oradan gelecek güzel haberleri umutla bekliyor. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan konuyu yakından takip etti ve hepimizin beklentisi olan vatandaşlarımızı sağ salim yurtlarına döndürdü.
Son sözüm şudur: Filistin gibi bir davayı sahiplenmeyen kişinin hem Türklüğünden hem de Müslümanlığından şüphe ederim. Çünkü Filistin davası, bizim de davamızdır.
Kalın sağlıcakla…
YORUMLAR