İftira artık sadece bireysel bir ahlak sorunu değildir.
Evde, okulda, işte, sosyal çevrede sıkça karşılaşılan; hukuki ve cezai sonuçları olan bir fiildir.
Buna rağmen birçok kişi hâlâ şu yanılgıdadır:
“Ben sadece söyledim.”
“Kesin demedim.”
“İma ettim.”
Oysa ne hukuk ne de din bu cümleleri kabul eder.
Bu yazı, iftira atan için rahatsız edici ama gerekli bir hatırlatmadır.
Hukuken iftira;
bir kişiye işlemediği bir fiili,
bilerek ve isteyerek,
onurunu, şerefini ve toplumsal itibarını zedeleyecek şekilde isnat etmektir.
Bu isnat:
Açık bir suçlama olabilir
İma yoluyla yapılabilir
“Öyle hissettim”, “bana öyle geldi” gibi örtülü ifadelerle de gerçekleşebilir
Özellikle cinsel içerikli isnatlar, hukukta en ağır değerlendirmeye girer.
Çünkü:
Kişinin özel hayatına doğrudan müdahaledir
Toplumsal itibarı hedef alır
Çoğu zaman telafisi mümkün değildir
Hukuk açısından “kesin demedim” ifadesi, sorumluluğu ortadan kaldırmaz.
İftiraya uğrayan kişi, isnatta bulunan kişiden ispat talep edebilir.
Bu noktada tablo nettir:
a) İspat yükü kimdedir?
Suçlayandadır.
“Ben duydum” delil değildir
“Herkes konuşuyordu” ispat sayılmaz
“Bana öyle geldi” hukuki karşılığı olmayan bir ifadedir
b) İspat edilemezse ne olur?
İftira atan kişi için:
Hakaret ve/veya iftira davası açılabilir
Maddi tazminat talep edilebilir
Manevi tazminata hükmedilebilir
Cinsel isnat varsa ceza hukuku devreye girer
“İyi niyetliydim” savunması, kanıtsız suçlamayı meşru kılmaz.
Hukuk bu konuda açıktır:
İftirayı uyduran kadar,
onu yayan da sorumludur.
Bir sözün:
Kaynağı olmak
Dolaşıma sokmak
hukuki sorumluluk açısından ayrılmaz.
Özellikle iş yeri, okul ve sosyal çevrede
“Ben sadece aktardım” cümlesi koruma sağlamaz.
Cinsel içerikli isnatlar:
En ağır manevi zararı doğurur
En zor temizlenen itibarsızlaştırmadır
En yüksek tazminatlara konu olur
Hukukun bu konudaki yaklaşımı nettir:
Şüphe yeterli değildir. Delil şarttır.
Ahlaki ima dahi, bağlama göre hukuki saldırı sayılabilir.
Kur’an bu konuda yoruma yer bırakmaz:
“Namuslu insanlara iftira atanlar, dünya ve ahirette lanetlenmiştir.”
Bu ifade mecaz değildir.
İslam ahlakına göre:
İftira kul hakkıdır
Kul hakkı, yalnızca tövbe ile silinmez
Helalleşme olmadan kapanmaz
İspatlayamazsa ne olur?
Günah, iftira atanın üzerinde kalır
Kıyamet gününde, iftira atanın sevapları, iftiraya uğrayana verilir
Bu mesele sadece bir “yanlış” değildir.
Bu, hesap meselesidir.
Kur’an’ın açık uyarısı vardır:
“Zannın çoğundan sakının.”
Zan:
Delilsiz kanaattir
Hukukta karşılığı yoktur
Dinde günahtır
Niyet okumak,
kanıt olmadan hüküm kurmaktır.
Bir cümleyle:
Bir insanın itibarı zedelenebilir
Bir meslek hayatı bitebilir
Bir çocuk damgalanabilir
Bir aile parçalanabilir
Ve sonra şu cümle kurulur:
“Abartıldı.”
Hayır.
İftira abartı değildir.
Bir fiildir.
Hukuki sonucu vardır.
İlahi hesabı vardır.
Bu yazı yalnızca iftiraya uğrayanı savunmak için değil,
iftira atmayı kolay görenleri durdurmak için yazıldı.
Herkes şunu bilmek zorunda:
Söylediğin söz sana aittir
Yaydığın iddia senin sorumluluğundur
İspatlayamadığın suçlama senin yükündür
Ve evet,
eğer bu yazı rahatsız ettiyse,
muhtemelen tam da ulaşması gereken yere ulaşmıştır.

YORUMLAR