"Bölünmüş Kalplerin Sessizliği: Bir Çocuk Büyürken"...
Reklam
Tolga Turan

Tolga Turan

Uzman Aile Danışmanı Evlilik & İlişki Danışmanı

"Bölünmüş Kalplerin Sessizliği: Bir Çocuk Büyürken" Boşanmanın Gölgesinde Büyüyen Tüm Kalplere

16 Haziran 2025 - 19:18

Ben bir zamanlar çocuktum.
Ne çok gülerdim hatırlıyorum… Salonda koşturur, aynı anda hem anneme hem babama bir şeyler anlatmaya çalışırdım. Birinin omzunda başım, diğerinin dizinde ayaklarım olurdu. Ev bir masal gibiydi, yuvaydı, sığınaktı.
Sonra bir gün…
Sessizlik girdi evimize. Konuşmalar azaldı, göz teması kaçındı, yemek masasında çatal bıçak sesleri çok geldi kulağıma.
Ve bir sabah uyandığımda, o ev, iki ayrı duvar arasında bölünmüştü.
O gün sadece eşyalar taşınmadı.
Benim kalbim de taşındı.
Biraz annemde kaldı, biraz babamda… Ama hiçbirinde tam olamadı.
Boşanma.
İki yetişkinin hayatına yeni bir yön çizmesi. Ama bir çocuğun haritasının yırtılması…
Benim için boşanma, sadece ayrı yaşamak değildi.
Ayrı gülmekti. Ayrı ağlamaktı.
Bir tarafı özlerken öbür tarafa ayıp olacakmış gibi hissetmekti.
Kendini hep eksik, hep arada, hep suçlu hissetmekti.
Bir gün annemin evinde babamı özledim. Sadece "Baba" deyip sarılmak istedim. Ama susmayı seçtim. Annemin gözleri dolmasın diye.
Bir gün babamın evinde annemi düşündüm. Onun kokusu burnuma geldi, onun sesi kulağımda çınladı. Ama içimden gelen "Anne"yi yuttum. Babam incinmesin diye.
Ben çocukken, büyüklerin kırılganlığına göre kendimi şekillendirdim.
Ağlamadım.
Sormadım.
İsyan etmedim.
Ama çok büyüdüm.
Çocukluğumdan koca bir parça kopup gittiğinde, kimse “Bunu telafi edelim” demedi. Sadece “Alışırsın” dediler.
Ama kimse "Alışmak" ile "Katlanmak" arasındaki farkı anlatmadı bana.
Ben, içimde büyüyen sessizliğe katlanarak büyüdüm.
Bayram sabahları iki evde iki kez hazırlanmak… ama hiçbirinde gerçekten mutlu olamamak…
Okul gösterilerinde sıranın en arkasından iki ayrı yöne bakmak…
Karne gününde hangisinin önce sarılacağını bilememek…
Boşanmanın çocuklar üzerindeki etkisini görmek istiyorsanız, bir çocuğun sessizliğine kulak verin.
Çünkü biz anlatmayız.
Biz güçlü görünmeye çalışırız.
Kendi içimize büyürüz.
Ama geceleri yastıkta ıslanmış gözlerimize kimse bakmaz.
Zamanla büyüdüm.
Yara iyileşir dediler. Evet, iyileşti. Ama iz kaldı.
Ve o iz, kimliğimin bir parçası oldu.
İnsanlara kolay güvenememek. Sevginin kalıcılığına inanamamak. En mutlu anlarda bile “Ya giderse?” korkusunu taşımak…
Şimdi düşünüyorum da, çocukken kırılan kalpler en sessiz olanlar.
Çünkü biz çocuklar, yetişkinlerin çatışmalarında hep arada kalırız.
Biz ne evliliğin içindeydik, ne kararın dışında.
Ama sonucu en çok biz yaşadık.
Bu yazıyı okuyan tüm annelere ve babalara sesleniyorum:
Evet, bazen yollar ayrılır. Bazen sevgi yetmez.
Ama çocuklarınızın kalbine bölünmüş bir sevgi değil, bölünmeyen bir güven bırakın.
Birbirinizle eş olmayı bırakabilirsiniz ama evladınızın hayatındaki en önemli kökler olmaktan asla vazgeçemezsiniz.
Ve bir not da tüm sessiz çocuklara:
Eğer sen de iki evde büyüyorsan, iki takvim taşıyorsan, kalbini ikiye bölmüşsen…
Bil ki yalnız değilsin.
Ve senin sessizliğin, en güçlü haykırışlardan biridir.
Ben o haykırışı içimde yıllarca taşıdım.
Şimdi ise yazıya döküyorum.
Kendim için, senin için, hepimiz için…


Not:
Bu yazı, sadece kendi hikâyemi anlatmak için yazılmadı.
Bu, annesinin gözyaşlarını duymamış gibi yapan ama içi parçalanan, babasının arkasından el sallarken boğazı düğümlenen tüm çocukların sessiz çığlığıdır.
Bir boşanma kararı alınırken, bir çocuğun dünyasının da değiştiği unutulmamalıdır.
Çocuklar sustuğu zaman, bu onların güçlü olduğu anlamına gelmez.
Sadece, duyulmadıkları için sessiz kalmayı öğrenmişlerdir.
Lütfen bir çocuğu, kendi hikâyesine savunmasız bırakmayın.
Çünkü hiçbir çocuk, sevgiyle kurulan bir yuvanın enkazında büyümeyi hak etmez.
 
 

  • Reklam
Bu yazı 22 defa okunmuştur .

YORUMLAR

  • 0 Yorum

Son Yazılar