Geleceğe yön verecek eller, ya sevgiyle büyür ya suçla kirlenir....
Reklam
Tolga Turan

Tolga Turan

Uzman Aile Danışmanı Evlilik & İlişki Danışmanı

Geleceğe yön verecek eller, ya sevgiyle büyür ya suçla kirlenir. Karar bizim.

17 Temmuz 2025 - 10:26

Türkiye’nin sokaklarında, okullarında, evlerinde ve dijital alanlarında sessiz bir kriz büyüyor. İstatistikler açık ve ürkütücü: Çocuklar daha küçük yaşlarda suça sürükleniyor, maddeyle tanışıyor, evden uzaklaşıyor ve biz yetişkinler bunu ya çok geç fark ediyoruz ya da hiç fark etmiyoruz.
Son yıllarda çocuk suç oranları, madde kullanım yaşları ve sokakta yaşayan çocuk sayısı ciddi bir yükseliş göstermekte. 2023 yılı verilerine göre, güvenlik birimlerine suça karıştığı gerekçesiyle getirilen çocuk sayısı 178.834. Bu çocukların:

  • %39,8’i yaralama,
  • %20,8’i hırsızlık,
  • %4,9’u ise uyuşturucu kullanımı veya satışı nedeniyle adli mercilere intikal etti.
Aynı yıl içerisinde mağdur olarak kaydedilen çocuk sayısı 242.875. Bu çocukların neredeyse %90’ı doğrudan fiziksel, cinsel veya psikolojik suçların mağduru. Sokakta yaşayan çocukların sayısı tahmini olarak 88.000’i geçmiş durumda. Bu çocukların önemli bir bölümü eğitim dışına itilmiş, güvenlik riski altına girmiş bireyler.
Suça sürüklenen çocukların ilk madde kullanımı ortalama 13,8 yaşında başlıyor. Suç işlemeye başlama yaşı ise 14,2. Bu, daha ilkokul ve ortaokul çağındaki çocukların karanlık yapılarla temas kurduğu anlamına geliyor.
Peki bu çocuklar neden suç işliyor? Kimi zaman bir aidiyet duygusu, kimi zaman görülme arzusu, çoğunlukla ise bir boşluğu doldurma çabası. Ailede yaşanan iletişim eksikliği, duygusal ihmal, ilgi yoksunluğu ve kontrolsüz dijital ortamlar, çocukları suça açık hale getiriyor.
Unutulmamalıdır ki; çocuklar suçlu doğmaz. Onları suça iten şey, boş kalan zamanlarıdır. Ve o boşluğu kim doldurursa, çocuğun hayatındaki yönü o kişi belirler. Eğer siz doldurmazsanız, sokak doldurur. Eğer siz ilgilenmezseniz, bir çete ilgilenir. Eğer siz dinlemezseniz, bir manipülatör dinler.
Bugün bir çocuğun uyuşturucu satıcısı olması için ona şiddet uygulamak gerekmiyor. Sadece ihmal etmek yeterli. Sevgi, ilgi, güven ve iletişimle beslenmeyen çocuklar; ilk sarılan kimse ona tutunuyor. Ve bu kişi, ne yazık ki sıklıkla yanlış biri oluyor.
Ne yapılmalı?
Öncelikle, çocukların en temel ihtiyacı olan “görülme” hakkını ihmal etmemeliyiz. Her gün en az 15 dakika sadece çocuğa ayrılmış zaman yaratılmalı. Onun söylediklerini değil, anlatamadıklarını dinlemeyi öğrenmeliyiz. Okul çevresi, arkadaş grubu, dijital dünyası bilinmeli. Uyuşturucu, zorbalık ve cinsel istismar gibi konular, ayıp değil yaşamsal meseleler olarak ele alınmalı. Ve en önemlisi: gerektiğinde profesyonel destekten çekinilmemeli.
Çocuklar, bir toplumun hem vicdanıdır hem geleceği. Onları ihmal etmek, sadece onları değil; bir milletin yarınını da karanlığa itmek demektir. Eğer bugün suç oranları artıyorsa, bu yalnızca adalet sisteminin değil, aile sisteminin de alarm verdiğini gösterir.
Zamanla sevgi, sevgiyle güven, güvenle direnç gelişir. Suçun ve karanlığın olmadığı bir toplum istiyorsak, bunun başlangıç noktası evde atılacak adımlardır.
Zaman ayırmadığınız çocukları, suç ayırıyor. Ve o zaman geldiğinde artık çok geç olabilir.
 
 

  • Reklam
Bu yazı 24 defa okunmuştur .

YORUMLAR

  • 0 Yorum

Son Yazılar