Hakkını Helal Et Demek Bu Kadar Basit Olmamalı
Reklam
Tolga Turan

Tolga Turan

Uzman Aile Danışmanı Evlilik & İlişki Danışmanı

Hakkını Helal Et Demek Bu Kadar Basit Olmamalı

26 Mayıs 2025 - 07:27

Günümüz insanı birçok şeyi kolaylaştırdı. Teknolojiyi, ulaşımı, iletişimi… Ama ne yazık ki kalbimizi de kolaylaştırdık. Vicdanı susturmayı, pişmanlığı geçiştirmeyi, özrü ertelemeyi de öğreniverdik. Bugün artık “Hakkını helal et” demek; gerçekten helallik almak için değil, vicdanı susturmak için söyleniyor çoğu zaman. Bir mesajla, bir cümleyle, bir temenniyle… Oysa bu söz, basit bir cümleden ibaret değildir. Helallik istemek; ciddi bir muhasebenin, içsel bir yüzleşmenin, samimi bir pişmanlığın ürünüdür.
 
Aile bağlarının gevşediği, insanlar arasında duygusal mesafenin arttığı bir çağdayız. En çok da aile içinde haklar yeniyor. Eşine sevgisini çok gören, çocuğuna zaman ayırmayan, yaşlı annesini-babasını ihmal eden o kadar çok insan var ki… Bu kişiler yıllarca sessiz kalıyor, duyguları yok sayıyor, görevlerini erteliyor. Sonra bir gün, ani bir ayrılık, bir ölüm haberi, bir pişmanlık dalgası gelip çarpıyor yüzlerine. Ve işte o zaman bir mesaj atılıyor: “Hakkını helal et.” Bu kadar mı gerçekten?
 
İslam, kul hakkına büyük önem verir. Allah Teâlâ, kendisine karşı işlenen günahları affedebilir ama kul hakkını affetmez; o hak sahibinin affetmesi gerekir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) defalarca ümmetine kul hakkından sakınmayı öğütlemiştir. “Kimin kardeşine karşı bir zulmü varsa, dinar ve dirhemin fayda vermeyeceği gün gelmeden önce onunla helalleşsin” buyurmuştur. Bu açık uyarıya rağmen, ne yazık ki insanlar başkalarının haklarını “bir mesajla” geri alabileceklerini sanıyorlar.
 
Helallik istemek, sadece “haklıymış gibi” davrananların son kaçışı olmamalıdır. Asıl olan, karşındakinin gözünün içine bakarak yapılan bir yüzleşmedir. Kırdığın kişinin acısını anlamaya çalışmak, zarar verdiysen telafi etmek, görmezden geldiysen yüz çevirmemek gerekir. Yani önce tövbe, sonra özür, sonra telafi… En son da helallik.
 
Danışmanlık yaptığım çiftlerde ve aile bireylerinde çok rastladığım bir durum var: İnsanlar birbirine özür borçluyken susuyor. Yıllarca eşine “hakkını helal et” demeyen, annesini aramayıp sonra “başın sağ olsun” diyen insanlar var. Bunlar geç kalınmış ifadeler… Hak edilmiş değil, mecburiyetten söylenmiş sözlerdir.
 
Helallik, bir tören değil; bir teslimiyettir. Allah’tan af dilemeyi bilmek ne kadar önemliyse, kuldan af dilemek de o kadar önemlidir. “Ben özür diledim, affetmiyorsa onun günahı” demek kolaycılıktır. Özür dileyip telafi etmeden affa layık hale gelinmez.
 
İslam ahlakı, kişinin sadece Allah ile değil, insanlarla da yüzleşmesini emreder. Bu yüzden “kul hakkı” bu kadar önemlidir. Ve unutmayalım: En çok hakkını yediğimiz kişiler, en çok sevdiklerimizdir. Anne, baba, eş, evlat, kardeş… Haklarını alabilmeleri için bazen bir ömür yetmez. Onun için geç kalmadan, samimiyetle, içtenlikle, telafi ederek helallik istemeliyiz.
 
Bugün birine “Hakkını helal et” demek geçiyorsa aklınızdan, önce şunu sorun kendinize:
“Helal ettirecek ne yaptım?”
Eğer bu soruya verecek cevabınız yoksa, henüz helallik istemeye hazır değilsiniz demektir.
 
Unutmayın…
Bir gün size de biri bu cümleyi söyleyecek: “Ben hakkımı helal etmiyorum.”
Ve işte o zaman, helallik denen şeyin ne kadar kıymetli olduğunu çok geç anlayacaksınız.
 
 

  • Reklam
Bu yazı 98 defa okunmuştur .

YORUMLAR

  • 0 Yorum

Son Yazılar