İlişkilerde Tükenmişlik Sendromu: Aşktan Yorgunluğa
Reklam
Tolga Turan

Tolga Turan

Uzman Aile Danışmanı Evlilik & İlişki Danışmanı

İlişkilerde Tükenmişlik Sendromu: Aşktan Yorgunluğa

31 Temmuz 2025 - 13:54

Bir ilişkinin başlangıcı genellikle umut doludur. Kalp çarpar, gözlerde parıltı belirir, bir mesaj tüm günü güzelleştirebilir. Ancak zamanla, bu heyecan yerini bir yorgunluğa, hatta duygusal tükenmişliğe bırakabiliyor. Artık birlikte geçirilen zaman zorunluluk gibi hissettirebiliyor; konuşmalar azalıp bakışlar uzaklaşabiliyor. İşte bu noktada, birçok çiftin farkında bile olmadan yaşadığı bir durumla karşı karşıyayız: ilişkilerde tükenmişlik sendromu.
Tükenmişlik, yalnızca iş hayatına özgü değildir. İlişkilerde de aynı duygusal çöküş hali yaşanabilir. Sevdiğiniz insanın yanında bile kendinizi yalnız hissetmek, sevginin yerini alışkanlığın alması, her tartışmada bir adım daha geri çekilmek... Bunlar sağlıklı bir ilişki değil, yavaş yavaş çözülen bir bağın işaretleridir.
Birlikteyiz Ama Yalnızız
Son yıllarda yapılan araştırmalar, ilişkilerde yaşanan tükenmişliğin artış gösterdiğini ortaya koyuyor. 2023 yılında Türkiye'de evli çiftlerle yapılan bir çalışmada, katılımcıların %41’i “partnerimle fiziksel olarak birlikteyim ama duygusal olarak yalnız hissediyorum” cevabını verdi. Bu, artık sadece sevgi eksikliği değil, duygusal ihmalin ciddi bir boyuta ulaştığını gösteriyor.
Modern yaşamın koşuşturması, ekonomik zorluklar, sosyal medyada kurulan sahte yakınlıklar, bireylerin birbirine duyduğu ilgiyi içten içe kemiriyor. Herkes çok meşgul, herkes çok yorgun. Birbirini gerçekten dinlemeye, anlamaya ve hissetmeye vakit kalmıyor. Ve böylece insanlar, aynı evin içinde iki yabancıya dönüşüyor.
Yorgunluğun Kaynağı Nedir?
Tükenmişliğin temelinde genellikle çaba gösterme isteğinin kaybı yatar. Oysa bir ilişki, tıpkı bir bitki gibi sürekli ilgi ister. Konuşmak, dinlemek, birlikte gülmek, birlikte susmak… Her biri bir bağ kurma biçimidir. Ancak çoğu insan, bir ilişkiye başlarken emek vermeye hazırdır; fakat zamanla bu emeği sürdürmeyi unutur.
Bir danışanım, altı yıllık evliliğinde şunu söylemişti:
"Artık eşimle ne konuşsam yüzüme boş bakıyor. Sanki anlatmak suç gibi. Eskiden gözlerime bakarak saatlerce konuşurdu, şimdi göz göze gelmemeye çalışıyor."
Bu cümle, yüzlerce başka kişinin hikayesinin bir yansıması sadece.
Sosyal Medyanın Gölgesi
İlişkilerdeki tükenmişliğin günümüzdeki en büyük tetikleyicilerinden biri de sosyal medya. Her gün mükemmel çiftlerin paylaşımlarıyla dolup taşan platformlar, insanları istemeden kendi ilişkilerini sorgulamaya itiyor. Halbuki ekranda görülen anlar, çoğu zaman kurgu ya da seçilmiş karelerdir. Gerçek hayat; filtrelenmiş pozlardan, mutluymuş gibi yapılan gülümsemelerden çok daha karmaşıktır.
Aşktan Yorgunluğa mı, Yoksa Sessiz Bir Terk Mi?
İlişkide tükenmişlik yaşayan bireylerin bir kısmı duygusal bağını tamamen koparmaz. Ayrılmayı düşünmezler ama bağ kurmayı da bırakırlar. Bu, aslında sessiz bir terk ediştir. Yanınızda ama yok gibi duran bir partner, ayrılıktan daha yıkıcı olabilir.
Yorgunluk bazen sevgiden gelmez, beklentilerden gelir. Her şeyin kusursuz olmasını istemek, küçük anlaşmazlıklarda hemen geri çekilmek, “zaten değişmeyecek” düşüncesiyle susmak… Bunların hepsi ilişkiyi tüketen davranışlardır.
Çözüm Var mı?
Elbette. Ama ilk adım fark etmek ve kabul etmektir. "Ben bu ilişkide yoruldum" diyebilmek, zayıflık değil cesarettir. Tükenmişliği kabul etmek, yeniden inşa etmenin kapısını aralar. Sonrasında ise tarafların iletişim kurma biçimini gözden geçirmesi gerekir.
Birbirine alan tanımak, beklentileri açıkça konuşmak, kaliteli zaman geçirmek, hatta bazen profesyonel destek almak… Bunlar bir ilişkiyi yeniden canlandırabilir.
Son Söz
İlişkilerde tükenmişlik, sevginin bittiği anlamına gelmez. Çoğu zaman, sevgi hâlâ oradadır ama yorulmuştur. Ve unutmayın: Her yorgunluk, bir dinlenmeyle geçebilir. Yeter ki birlikte iyileşmeye niyet olsun.
 
 

Bu yazı 40 defa okunmuştur .

YORUMLAR

  • 0 Yorum

Son Yazılar