İl başkanı Cavit Arı’nın daveti ve organizasyonuyla dün Kumluca, Finike, Demre ve Kaş’ta selin vurduğu bölgelerde inceleme yapan bugün de incelemelerine Serik, Manavgat ve Alanya ilçelerinde devam edecek olan CHP Antalya milletvekilleri, konuyla ilgili sorunların çözümüne ilişkin raporlar hazırlayacak ve TBMM Genel Kurulu’na önergeler verecek.

….

Cumhuriyet Halk Partisi Antalya İl Başkanlığı, son fırtına ve selin vurduğu bölgelerde inceleme başlattı.

TÜM MİLLETVEKİLLERİYLE SEL BÖLGESİNDE

İl başkanı Cavit Arı, CHP önceki genel başkanı Deniz Baykal başta olmak üzere, Gürkut Acar, Osman Kaptan, Arif Bulut ve Yıldıray Sapan’dan oluşan partinin tüm Antalya milletvekilleri ile birlikte fırtına ve selin en fazla hasara yol açtığı bölgelere gitti. İlçe başkanları rehberliğinde önce Kumluca’nın Adrasan ve Mavikent mahallelerine giden ve burada halen sel suları altında bulunan seralarda incelemeler yapan, üreticilere geçmiş olsun dileklerini ileten CHP heyeti, sonrasında benzer çalışmaları Finike, Demre ve Kaş ilçelerinde de sürdürdü. Ayrıca Kumluca’da belediye ile ziraat odasını, Finike’de ziraat odası başkanını ziyaret eden heyet, başkanlara geçmiş olsun temennilerini iletti, hasarla ilgili başkanlardan bilgi aldı. Benzer çalışmalara bugün de Antalya’nın doğu ilçelerinde devam edilecek. İl başkanı Cavit Arı, yine Deniz Baykal, Gürkut Acar, Osman Kaptan, Yıldıray Sapan, Arif Bulut ve örgütleriyle birlikte bugün de Serik, Manavgat ve Alanya ilçelerinde olacak.

BAYKAL: SORUNUN ÇÖZÜMÜ MÜMKÜN

Cumhuriyet Halk Partisi, afetlerin artık bir ‘yitip gitme’ olmaktan çıkarılması için hareket başlatacak. Gittiği ilçelerde gazetecilerin sorularını yanıtlayan CHP önceki genel başkanı ve Antalya milletvekili Deniz Baykal, verdiği röportajların tamamında sel, fırtına, hortum ve don olayı gibi doğal afetlerin Antalya’da artık neredeyse her yıl yaşanan bir durum halini aldığına dikkat çekti ve her afette özellikle tarım kesimindeki üreticilerin bitme noktasına geldiğine vurgu yaptı, bunun böyle olmaması gerektiğini söyledi. Öncelikle her şiddetli yağışın taşkına, sele dönüşmemesi adına yağmur suyu tahliye sistem ve yönteminin ‘gereği nasılsa öyle’ tesis edilmesi lazım geldiğini belirten Deniz Baykal, bunun yanı sıra tarım sigortası sisteminin de etkin hale, mağduriyetleri gideren boyutlara getirilmesi gerektiğine vurgu yaptı. Baykal, ‘Tarım Sigortası’ uygulamasının iyi niyetli bir uygulama olduğunu ancak etkin kullanılamadığını belirtti. Baykal, kendisine uzatılan mikrofonlara şunları söyledi;

İNTİHAR EDEN ÇİFTÇİLERİMİZ VAR

“Bugün tahribatı yerinde incelemek ve zarar gören insanlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletmek için buralardayız. Gördüklerimiz tam bir felaket. Gerçekten çok ağır bir tahribatla karşı karşıyayız. Artık neredeyse her sene oluyor. Görünen o ki; bu seferki hepsinden daha ağır. Artık her sene böyle şeyler yaşandığı için kamuoyunda belli bir duyarsızlık da söz konusu… Duyarsızlık gösterilecek bir konu değil, aslında konu; Türkiye’de şuanda çok öncelikli olması gereken bir konu… Seraları gördük, seralar insan beline kadar su… İnsanlar borcu harcıyla çaresizce baş başa… Durumlarını ağlayarak anlatanları izledik televizyonlarda… İntihar eden çiftçilerimiz var…

BİZDEKİ SİGORTA SAĞLIKLI İŞLEMİYOR

Sorun büyük ama çözümü imkansız değil… Çözülmesi gayet mümkün… Tarım sigortasını görüntü olmaktan çıkarmak lazım. İyi niyetle gelmiş konmuş bir sistem ancak mağduriyet giderici bir durumda değil… Boşluklar var. Mağduriyet gidermiyor. Zararı telafi etmiyor. Herhangi bir afet durumunda sigorta şirketleri birçok şeyi ödeme yapmamak için bahane edebilir… Sen domates yetiştirecektin ama seranda biber var, ödeme yapamayız demek doğru değil… Sen sel sigortası yaptırmışsın ama doludan zarar görmüşsün, ödeme yapamayız demek doğru yaklaşım değil… Bizde tarım sigortası var ama işte böyle işleyen bir tarım sigortası…

SİSTEMİ ETKİN KILMAK İÇİN ÖNERGE

Bir afetle yitip gitmemek lazım… Borçlarla harçlarla aniden karşı karşıya gelip çaresizliğe düşmemek gerekir. Dünyanın bütün ciddi tarım ülkelerinde uygulandığı gibi bir sigorta sistemi oluşturmak lazım. Ürün ne olursa olsun, risk ne olursa olsun, ister domates olsun, ister biber olsun, ister hortumdan zarar görsün, ister dondan zarar görsün, ürüne ve riske bakmaksızın, bahane üretmeksizin vatandaşın mağduriyetini gidereceksin. Buna şiddetle ihtiyaç vardır. Milletvekillerimiz burada. Bu konu üzerine detaylı bir çalışma yapıp özellikle de tarım sigortasının etkin, mağduriyet giderici bir şekle dönüştürülmesi hususunda TBMM Genel Kurulu’na önergeler vereceği kanaatindeyim”