ZORDUR İNSANLARI ANLAMAK
Reklam
Enes Gürel

Enes Gürel

  • Youtube
  • Instagram

ZORDUR İNSANLARI ANLAMAK

07 Ocak 2014 - 03:19

İnsanları anlamak gerçekten çok zor kıymetli okuyucularım.

 

Çünkü genellikle size ilk tanıştığınız zaman “kendi istedikleri ve olumlu yanlarını” gösteriyorlar. Zaman geçtikçe o insanın olumsuz yanlarını da görüyor ve soğuyorsunuz. Sağlam dostluklar ve sevgi birliktelikleri yaşanan çok büyük tecrübelerin sonucunda oluşabiliyor. Karşılaştığınız insanın bir maskesini çıkarıyorsunuz, zamanla  bir tane daha çıkıyor ve bir tane daha belki ...

      

Sonrası ne mi?

       

Hayalkırıklığı!

       

Onun için bir insanı tanımak zor zanaattır. Dış görünüşe bakarak fiziği, yaşı, cinsiyeti vs. hakkında fikir yürütebiliriz. Biraz daha derine indiğimizde ise, alışkanlıklar, prensipler, bakış açısı çıkıyor ortaya…

 

En derinlerde yakalarsınız çatışmaları, gel-gitleri ve geçmişin onda bıraktığı izleri.

 

En kötüsü, bu en derinini, çoğu zaman paylaşmak istemez kişi. Çünkü orda zayıflıkları, zaafları, korkuları gizlidir. Ancak karşındakinin izin verdiği kadar tanırsın ya da tanıdığını zannedersin sadece. Tam anlamıyla tanımak diye bir şey  yoktur onun için.

       

Bir insan size gösterdiği yanıyla pekala ki çok iyi bir “memleketçi” olabilir. Hatta yine size gösterdiği yanıyla memleketi için canını bile seve seve verebileceğini söyler.  Kanarsınız, el verirsiniz o insana, değer verirsiniz ve eline yetki verirsiniz.

 

İşte o zaman zaafiyetleri bir bir ortaya çıkar. Ama son pişmanlık fayda vermez, üzülür, yeniden, yeniden çıkarsınız “insan” bulmaya, gün ışığında ve “mum”la!... Onun için, "biz memleketçiyiz" diyen insanları çok gördük.

 

Bir insanı gerçek manada tanımak; söylemleriyle  eylemleri arasındaki tutarlılığa bağlı. Gerçek bir dost ve iyi bir insan aramak konusunda deneme tahtasına dönen ömrümüzün belki hayal kırıklıkları çoktur ama ayakta bir abide gibi kalarak  ömrümüze ilham kaynağı olmuş gerçek dostlarımız da vardır.

       

Akla ve daha çok da kalbe zarar… Bin bir girişkenlikle “öncelikle olumlu yönlerini pazarlayan kendisine güvendiğim” ve sonunda aday olan dostumla merhabalaştık ve nezaketen "hayırlı olsun" dileklerimi ilettim. İlk cümlesi “çevredeki insanlar senden rahatsız oluyor” kabilinden bir cümle oldu. Şu ana kadar kendi istediği yanlarını ortaya koyarak, bu şekilde kendini tanıtan dostumun bundan sonra muhtemel ki diğer derinliklerinde saklı zayıflıkları ve zafiyetleri birden bire fışkırıp çıkacaktır.

       

Dedik ya, insanları tanımak çok zor diye!

       

Konumuzu çok güzel bir hikayeyle bitirelim:

       

Adamın biri kumsalda yürürken ayağı eski bir lambaya takılmış, adam lambayı kumların içinden çıkarmış. "Niye olmasın, belki bunun da içinden cin çıkar" deyip ovalamış lambayı, gerçekten de koca bir cin çıkmış lambadan. Adam çok şaşırmış, cin başlamış konuşmaya "Tamam, tamam. Beni lambadan kurtardın vs vs vs..." "Bu, bu ay içinde dördüncü çıkarılışım ve bu işten sıkılmaya başladım, bu yüzden 3 dileği unut. Sadece 1 dilek hakkın var!"

 

Adam oturmuş ve bir süre düşünmüş ve "Her zaman Hawaii'ye gitmek istedim ama uçaktan korkarım ve deniz beni çok kötü tutar.Benim için Hawaii'ye bir köprü yap böylece arabayla oraya gidebileyim" demiş.

 

Cin gülmüş ve "Bu imkansız. Bu işin lojistiğini düşün! Köprünün ayakları nasıl Pasifik'in dibine ulaşabilir? Ne kadar beton gerektiğini, ne kadar çelik gerektiğini düşün Hayır, başka bir dilek düşün" demiş.

       

Adam "tamam" demiş ve gerçekten güzel bir dilek düşünmeye başlamış.

 

En sonunda "Ben bu insanları hiç anlamıyorum. Kendime dost seçiyorum, çok bağlanıyorum, selamı kesiyor. Birini çok seviyorum beni severken sevmez oluyor. Birine güveniyorum önce o aldatıyor. Birine dostluk elimi uzatıyorum, beni düşman sanıyor. kime meramımı anlatsam beni ya anlamıyor ya da yanlış anlıyor. Bana insanları tanımanın yolunu öğret."

       

Cin hemen atılmış:

       

"Köprü iki şeritli mi olsun dört şeritli mi?"

 

 

Bu yazı 8513 defa okunmuştur .

YORUMLAR

  • 0 Yorum